Gün sayıyorum...

Gün sayıyorum...

Hepinizin bildiği gibi gün sayıyorum artık. İçim kıpır kıpır, heyecanlı, meraklı... Yeni heyecanlarımı ve deneyimlerimi yine sizlerle paylaşmak istedim.

Uzun zamandır yazı yazamadığım için de affedin beni lütfen... ABD’ye gelme telaşı, hazırlıklar, düzen kurma, alışma derken ancak fırsat bulabildim. Sosyal medyadan takip edenlerin bildiği üzere doğum için geldim buraya. Bugüne kadar gayet sağlıklı bir süreç geçirdim. O yüzden çok mutluyum. Burayı tercih etme sebebim ise hamileliğimin son günlerini rahat, koşuşturmasız bir şekilde geçirip, bebeğimi sakin bir yaşantı eşliğinde kucağıma almanın zevkini yaşamak. Eminim bana hak verirsiniz.

Şu anda 35. haftamı geride bırakıyorum. Artık 4 hafta gibi kısa bir zaman kaldığına da hala inanamıyorum!

Sizden gelen sorular

Buraya geldiğimde nasıl bu kadar uzun uçuş yaptığımı sormuştunuz. Önce ona cevap vererek başlayayım. Tabii ki doktorumun izni olmadan böyle bir karar almadım. Aslında tıbbi olarak uçağa binmenin veya uçaktaki basıncın bebeğe herhangi bir zarar verdiği ile ilgili kanıtlanmış bir bilgi yok.  Ancak 10 saat süren uzun uçuşların son haftalarda yorucu bir durum olması sebebiyle yapılması gereken bazı şeyler var: Ben uçacağım gün sabahtan hamilelik masajımı yaptırdım ve hemen sonrasında varis çorabı giyip, tüm uçuş boyunca da bu çorabı çıkarmadım. Sık sık hareket ettim, bol bol su içmeye çalıştım ve hiçbir sorun yaşamadan seyahati tamamladım. Yani kısacası doktorunuzdan sorun olmayacağına ilişkin izni koparıp, gereğini yerine getirirseniz, rahat bir yolculuk yapmamanız için hiçbir sebep yok. 

Gelelim buradaki günlerime... 

Doktorum herkesin tanıdığı, bildiği Türk Doktor Melih Kurtuluş. Türkiye'ye de sık sık gelen ve deneyimlerini paylaşan bir doktor kendisi. Sağolsun her konuda hastalarına yardımcı olmaya çalışıyor. İlk kontrole gittiğimde ufak çaplı bir şok yaşadığımı itiraf etmeliyim. Burada öyle Türkiye'deki gibi uzun uzun ultrason randevuları yok. Hatta ultrason makinesi 90'lardan kalma siyah beyaz bir televizyon gibi! Öyle 3-4 boyutlu görüntüler de yok. Bebeğin yüzünü seçebilirseniz şanslısınız demektir. Doktor Melih Kurtuluş, bu durumu "Bebegin yüzü ya da kime benzediği önemli değil bizim için önemli olan ölçümleri. Bu makinada onu fazlasıyla sağlıyor bize" diyerek açıklıyor. Her randevunuzda ultrasonla bakmak diye bir şey de yok. Sadece bebeğin kalp atışını ölçen bir alet var. Onunla bakıyor, haftanızın nasıl geçtiğini sorup takibini sürdürüyor. Her şey oldukça basit ve abartısız. 

Şükrederek seni bekliyorum Niloşum

Hamileliğimin başından bu yana sakin kalıp, hep şükrettim. Hamile kaldığımı öğrendiğim ilk günden beri de hep pozitif düşünmeye çalıştım. Sanırım hamileliği kolay ve mutlu geçirmenin sırrı da bu. Şimdi buradayım, heyecanla Nilimi bekliyorum. Beklerken de durmuyorum tabii :) Geziyorum, yürüyüş yapıp, yeni dünyada yeni şeyler keşfetmeye devam ediyorum. 

Bu arada ne olur ne olmaz diye hastane çantamı bu hafta itibari ile hazırlamaya başladım. Önümüzdeki hafta hastane çantama neler koydum, buralardan neler aldım, neler keşfettim onları paylaşacağım sizlerle. Sizin merak ettiğiniz sorular varsa onları da bu yazının altına yorum olarak bekliyorum. Haftaya yazımda elimden geldiği kadarını cevaplamaya çalışacağım. 

Haftaya görüşmek üzere... 

Haber kaynağına gitmek için tıklayınız.

İlgili Makaleler

Bunlar da İlginizi Çekebilir